Temmuz 24, 2010

post-modern otobiyografi

Bazen bir şeyler için kafa yormanın anlamsız olduğunu düşünüyorum.ama bazen.aslında çok az zaman.bu yüzden hiçbir zaman "kafası rahat" bir insan olmadım muhtemelen de olamayacağım.Sürekli birilerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorum,olmuyor.Bir şeylere inanmaya çalışıyorum,olmuyor.güvene karşı duyduğum güvensizlikten olsa gerek bunu göstermeye çalışıyorum herkese.bi tutsa diyorum,her şey çözülecek.kafa yorup da cevabını bulamadığım her şey bir anda düzelecek.ama her başarısız denemenin ardından içimde biriken o kat kat hayal kırıklıkları gün geliyor böyle istemeden dışarı atıyor kendini.bu yüzden de çok insan kaybediyorum.bir kısmını ben kovuyorum bir kısmı sessiz sedasız bırakıp gidiyor beni.tutarsız olduğum düşünülüyor,olabilir.bana göre değil.yaptığım şeyler,düşünüdüğüm,inandığım fikirler kalabalık arasında ( burada ergen triplerine girerek "farklı" diyip işi marjinalliğe vurmayacağım tabii ki) EĞRETİ duruyor.kimden bulaştı bunlar bana pek bir fikrim yok.ailemde arkadaşlarımda eskiye bu denli düşkünlüğü olan yok.kimi örnek aldım da böyle oldum ben diye çok soruyorum kendime.bulabildiğim tek cevap:BABAM..
örnek almak değil aksine , inat için onun savunduğu her şeyin tam tersine inandım galiba.değer yargılarım,siyasi görüşüm,ilgilerim...ortak paydada buluştuğumuz tek şey Beşiktaş sanırım.15 yılın hatırına o da olsun artık...
annem mesela,o kadar farklı şeylerden hoşlanıyoruz ki bazen ben bile bu denli farklılığa şaşıp kalıyorum.bu da inat mı bilmiyorum.
okuduğum bölüm,hayatımı adamanın kapısından döndüğüm tiyatro bize aslında çok uzak şeyler.kimden öğrendim ben bunları?Anadolu'yu karış karış gezmek isterken,bu topraklarda oluşmuş tüm kültüleri,konuşulan tüm dilleri öğrenmek isterken kütük memleketim Isparta'dan tiksinmemin sebebi de inat sanırım.
sonra arkadaşlarım.ya hiç umursamadım ya da çok düştüm üstlerine kabul ediyorum.ama kötü bir niyetim yoktu.
ve aşklarım.onlar bu yazıda bile değer taşımayacak kadar başarısızlar.(nokta)
Bir gerçek var; tanımadıklarım tanıdıklarımdan daha çok ilgimi çekiyor.ama kimse buna alışkın olmadığı için yine yadırganıyorum.buna da alışıyorum sonra...
ama yine de akranlarımdan çoğu kez tiksiniyorum.tek tip oldukları için.zaten onlar bu yüzden çok mutlu.bu tek tiplik benim canımı fena halde sıkıyor.halbuki modaya uysam,lükse düşkün olsam,herkesin gittiği cafelere gidip,herkesin gittiği barlarda eğlensem,dostluklarımda sığ,aşklarımda huysuz ve şımarık olsam yani KIZ GİBİ olsam bu sorunların hiç biri olmazdı.
üzgünüm,şikayetçiyim-haddim olmayarak-
Başka bir dünya mümkün diyorlar,doğru mu ?
sanmam.ben her insanın bile farklı bir dünya olduğuna inanıyordum ama nafile.ne demiş behçet aysan ;
"YOK BAŞKA BİR CEHENNEM YAŞIYORSUNUZ İŞTE!"
ne yazık ki...
e bitti.