Ağustos 12, 2014

İKİ KİŞİNİN BİLDİĞİ

İlkokuldayken fen bilgisi derslerinde maddenin üç halinin öğretildiği, fakat çok sonraları dördüncü hali öğrenişim gibiydi geçen senenin kavuran "ağustos"u. Bildiğim tüm sıfatların ötesinde, bilmiyorum; sen şimdi duygunun kaçıncı halisin? Ne desem değil, ne desem eksik.
En çok sana cümlelerim var benim. Şimdi sen gözyaşı orucumu bozdurduysan eğer, inan hiç hüzünlü değil. Ne güzel şey varlığın, ne güzel şey birbirimize rastlamamız ki ben dünya üzerinde kötü ne kadar insan varsa tanımadan göçüp gitmeyecekken. Bu yüzden adın gibi, rastlaşmışlarımın arasındaki "ışık" oluşun.
Sapsarı denizlerden geçme sırası sende. Hem bu ne ki, hepi topu hızlıca geçecek bir kaç ay. Hadi olsun bir kaç eksik sarhoşluk, bir de yine her masaya fazladan söyleyeceğim bir çay.
Geçer can'ım, hepsi geçer. O da,bu da geçer.
Öyle başlattığım gibi virgül de bir Attila İlhan olacaksa eğer;

"(Zeynep) beni bekle mutlaka geleceğim 
hem bu ne ilk ayrılığımız ne de son...Kim ne derse desin içimde delice bir his"

Sen bilirsin bilirim, bu yazının sahibi var.