Aralık 24, 2007

104 saat

"..ben git derken aslında kal demek istedim,dur demek istedim...yokluğun üşütür beni,buz keser ayak izlerin..ben senin yokluğunda nefes alamam,ben senin yokluğunda ..yok olurum ...demek istedim "
***
"kayboluyor içim dışım ,denizdi oysa bir tarih düşmeden önce
kayboluyor aklım ,inanmazdım ,bir siyah vurmadan önce
kayboluyor adım ,kimliğindeydi oysa,bir veda... gelmeden önce
gidiyorum ,
içime ,aklıma,adıma,kayboluyor biliyorum ...
bak,artık derinliklerden korkmuyorum
elim yüzüm tuza battı
ben derindeyim artık bıraktığın ben olmasam da..
adımın yanından zaman akıp geçti
yüzümün içinden bakışlar düştü
aklımın içinden ,içinde sen olmayan bir dünya düştü..
artık tek başımayım
başımda salkım söğüt rüzgarın,fırtınalar yalancı...
bak artık derinliklerden korkmuyorum
senin derinindeyim ,senim ..."
****

kal dedim ona.gider mi beni bırakıp?düşünmez mi ruhumun parçalanıcağını?
inanmak istiyorum ona.sonra kızmak istiyorum .ama kızamıyorum ..artık inanamıyorum .
zaman değildi ki bu noktaya gelmemize neden olan .
yıllar sonra ilk defa birine inanmak istedim .hep yanımdaydı sanki,hiç gitmezdi..
sarıldığında üşümezdim.
kendi cümlelerim vardı daha yakın zamana kadar.o kadar çok şey vardı ki içimde zaten konuşmasam beni rahatsız ederdi...şimdi başkalarının cümlelerinde arıyorum onu.başka adamları ona benzetmeye çalışıyorum .
oysa daha yakın zaman önce kendi filmimiz olacağına inanıyordum .kesildi...
ilk defa bu sıfatı giyiyorum,çok ağırmış.ama ona değer...
o gidicek,ben yarım kalıcam,çok yakın zaman sonra ...

Aralık 18, 2007

gelenler,gitmeye hazırlananlar

hiç olmadığım kadar melek olmuştum ,içi çok ağır olan bir melek..özünde yine kötüydübiliyordum ,hem bilenler de vardı.sonra bi akşam başımda duran parlak halkayı bana fırlattılar.küçücük şeylerdi aslında olanlar ama özü kötüydü.herşeyin özünde bir kötülük vardı sanırım.çünkü her olayın içinde insanlar vardı çok iyi tanımadığım. bomboş bir yere atıldım bir gecede.söylenen sözler yalan olmuş.elimden sadece susmak geldi.aslında öncesinde de onu istemişimtim ama izin vermediler.konuşmaya bir başlasam inanamayacaklardı çünkü içimden çıkanlara o yüzden susmak istemiştim.yine de sustum ben de bağırmak istiyordum ama ..ama ,olgun sıfatını giyiyordum.yapamazdım...
bu sadece bir geceydi aslında.bunun gibi kaç gece kaç gündüz geçirmiştim ben..
***
benden sakin ve normal bir insan olmamı bekliyorlar..evimde korkunç akşamlar beni beklerken,koridorda balkan müzikleriyle dans ederken,yaşam damarım bu kadar hezimete uğramışken , geceleri içlerinden ruhu kaçan arkadaşlarımdan etkilenmiş teknikleriyle bu işe kafayı takmışken benden normal olmamı bekliyorlar.hayal kurmak için ayırdığım zamanlarda 1 yıl sonrasını bile göremiyorken...
bütün bu buzlar arasında yanmaya yeni başlayan bir kibrit vardı.eğer ben o kibriti alıp koca bir ateş yakarsam hızla büyüyecek ve hiç sönmeyecek bir ateş olacak.ve beni hiç yakmayacak çok iyi biliyorum.sabaha kadar konuşsam bana hiç sus demeyecek biliyorum.çünkü ben de ona demem .belki bu inancım "anlaşılmak ve anlamak"dan dolayı,evet...
insan bu kibritleri çok bulamıyor hayatında.çok kez bulduğunu sanıyor.ama hep sönüyor hep el yakıyor ..yeni bir kibritim var hayatımda duyabileceğim en güzel sözleri söyleyen ..çok şey söylemek isteyip söyleyemediğim,fırsatım olsa bile belki de kilitlenip karşısında konuşamayacağım...
ekibimi seviyorum bana bir ateş yaktı.bana onu getirdi..hayatıma muhteşem bir giriş yapan pelin akman hep benimle ol,hoşgeldin..
ama o gecenin ardında yine de sustum işte...

Kasım 15, 2007

dökülenler


aa ben burayı tamamen unutmuştum nasıl aklıma geldi bilmiyorum ama yazacağım şeyler var.sanırım bu karşı koyulmaz yazma isteği haftalardır gündüzleri uyuyan asosyale kayan kişilğim yüzünden.yazmayalı neler değişmiş hayatmızda bir bakalım.
provalar sıklaştı yorucu bir hal alıyor ama ezberimi an itibariyle bitirdiğim için yarın provaya içim rahat bir şekilde belki de hiç olmadığım kadar huzurlu gideceğim.
bu aralar aklım biraz karışık.ne yapmam gerektiğini pek kestiremiyorum birilerinin yardımına ihtiyaç duyuyorum sanırım.yanlış birşey yaptığımı biliyorum ama elimde değil.kimseyi salak yerine de koymak istemiyorum ama ben bir ay öncesine dönersem çok üzülücem yine.yollar,ayrı düşünceler,belki de hiç kesişmeyecek olan yaşam tarzları.
ama düşünüyorum da mutluydum aslında o zamanlar.elimde hiç birşey yoktu evet.ve kaybedecek hiçbir şey olmamasının rahatlığıyla istediğim kadar hayal kurup istediğim kadar hikaye yazabiliyordum.
şimdi onu bile yapmaktan korkuyorum.
hani ne yardan vazgeçilirmiş ne serden ya ilk defa o durumdayım hayatımda.
26kasımda mahkeme var bir de.adliyeyle pek alakam olmadığı için davaya gidip gitmeyeceğimi bile bilmiyorum.yani gitmek zorundaysam da gitmeyeceğim zaten .benimle 4 yıldır halledilemedi belki bensiz hallederler bu mevzuyu.
umarım ilerleyen zamanlarda bu klavye bağlantılı günlüğümsü şeye çok takılmam da 8yıllık dostumla aramı bozmam.

Ekim 21, 2007

yeni bir gün başlıyor bugün penceremde




uykusuz geçen bir gecenin ardından yine pencerenin kenarında hemde deniz şehrimi yağmur ıslatmış üşütmüşken..bu sabah her sabahtan daha çok düşündüm.herşeyi düşündüm.kendimi,başkalarını..ben başkalarını düşünmezdim aslında.
yaptıklarımı ve yapacaklarımı düşündüm.istediklerimi,körü körüne bağlandıklarımı.hepsi bir gün benim olacak dedim içimden.öyleydi.inançlıydım penceremden bakarken
ama sonra kaç kavşakta kaza yaptığım geldi aklıma.yeni yola çıkmanın korkusu işte bundandı.daha yaralarını saramadım zaten.kaybettiklerimi geri bulamadım
kariyerimle ilgili herşeyi başaracağıma sonsuz inancım var da ya insanlarla ilişkilerim?bazen iç hesaplaşmalarımda kendimi haksız bulmuyor değilim hani ama narsistliğim bunu dışa aktarmama izin vermiyor çoğu zaman.
aslında bıraktım da uğraşmayı insanlarla.iyi niyetli de değilim artık
...işte böyle bir yerden sonra tıkanıyorum hep bu konuda.böyle de nereye kadar devam eder bilinmez.ama bütün bunları bir kenara atıp başka şeyler düşündüğümde benden ukalası benden üstünü olmuyor açıkçası.bu güven nereden geliyor hiç bilmiyorum aslında
1 ay sonra yeniden sahnedeyim ve bunun şimdiden yaşattığı heyecanı bile anlatamam.
orayı seviyorum.çünkü zamanın dinleme özürlü insanlarına kısa bir süre de olsa birşeyler dinletebiliyorsun.hoş,tiyatro seyircisi zaten bunu bilen bir kesim ama olsun yine de böyle düşünmek hoşuma gidiyor..
1 ay sonra..sahneyi ve alkışı öyle özledim ki..
bugün yeni başlıyor henüz.kötülerin olmadığı üzüntülerin buharlaşıp uçtuğu bir gün başlıyor.
geceden beri açık olan perdemin ardında,yağmur bulutlarının benim için çekildiği bir gün başlıyor penceremde,yalnız benim için..

Ekim 20, 2007

beşiktaş trabzon maçı(:

bugün gözümü hakem düdüğüyle açtım.uyku saatlerimi hala bir düzene sokamamış olduğum için saat 16.00 da zar zor uyandım.ufak kuzen açmış televizyonun sesini dedim herhalde beni stadın içine soktular öyle bir gürültü.tabii bunun maç olduğunu anlayınca ayıldım hemen. otur kalk üzül sevin derken maçın ilk yarısı bitti 2-2.
maç arasında bakkala gittik evde maç keyfinin olmazsa olmazlarını aldık tekrar oturduk koltuklarımıza.aslında önemli olan maçın son 15 dakikasıydı atılan bir gol kalecimize verilen bir kırmızı kart kaleye bobo nun geçmesi.herşeyiyle bir 2.kadıköy vakaasıydı.bir tek belli olmayan sonuçdu.hakeme bağırmalarımız küfürlerimiz çığlıklarımız koltuklara duvarlara vurmalrımız..
ve maç bitti.
2-3 beşiktaşımın galibiyetiyle bitti
tıpkı pancu vakaası gibi tıpkı kadıköy hatırası gibi bitti..
biz maçın sonucuna tezahüratlarla sevineduralım aşağıdan geçen her insan mutlaka ama mutlaka kafasını kaldırıp bizim eve bakıyormuş(:
neticeinde bir maçtı yalnızca.bize ne şampiyonluğu getirdi ne 3 puandan fazla bir puan kazandırdı.hiç kimsenin özel hayatında yaşadığı sorunları da düzeltmedi evet..
ama beşiktaş işte..
herşey ters gittiğinde tutunacak tek şeyim o.baba ocağından daha sıcak daha gerçek.biz demezmiyiz zaten "biz sevinmek için sevmedik"diye.işte tam da öyle.bu maç 3-3 de bitseydi de 4-3 bitseydi de biz beşiktaşı hala ölesiye seviyor olacaktık.
işte bu sevgidir tüm yazıdaki öznelerin "BİZ" olması..

epurr nd schwarzweiss 18:38