Eylül 07, 2009

LJ !

Yoksa siz bütün meziyetlerimi buraya dökeceğimi mi sandınız ?

kızgındım

Herkes kızgın ve soruyor: Yahu ne yapıyorsun bütün gün ?
Evet uyuyorum.Yorgun doğmuş bir insan olarak son 20 yıldır dinleniyorum.Sadece uyuyor muyum ?
Elbette hayır.
Mesela geçen gün beni birşey rahatsız etti.Çok bilgili kültür mantarı (!) bir arkadaşımla sözüm ona muhabbet ediyordum.Tabi ben kurduğu cümlelerden birşey anlamadığım için genel olarak o konuşuyordu ben de cümle içinde geçen sözcüklerin ne anlamlara geldiğini bulmaya çalışıyordum.
Hani o(nlar) çok entellektüel,kültürlü,bilgili insanlar ya , anlaşılmaz cümleler kurmak onların derinliğini gösterdiğini sanıyorlar sanırım.Efendim absorbeler,prosesler,tradisyoneller havada uçuşuyor.Tamam kabul ediyorum,günlük hayatımızda da kullandığımız birçok yabancı sözcük var.Ama bunu karşıdakinin gözüne sokar gibi bağlaçlar ve kiplerin dışında tüm cümle yapısına yaymak -hem de her cümlede- NİYE ? Ne kadar eğreti duruyor bir biline..
Bu olay beni bir çalışmaya itti.O günden beri sağda solda duyduğum bu tip eğreti kelimeleri derlemeye başladım.1 ay sonra ulaşacağım sonucu merakla bekliyorum.
Ve ayrıca bu tip konuşmalar insanı yüceltiyorsa bileyim ben de bundan sonra öğrendiğim tüm eski türkçe kelimeleri kullanmaya özen göstereyim.Hem belki böylece o'nu biraz daha iyi anlayabiliriz."Sokak dili","Günlük konuşma dili"diye birşey var kardeşim,neden kullanmıyoruz ?
Her neyse...
Ara sıra ben de kızabilmeliyim birşeylere.
Sahi , havalar da soğudu iyiden iyiye,yağmur mu geliyor ne ?

Temmuz 17, 2009

















"20 yaşındaysanız ve aşıksanız, hayat ara sıra güzel
olabiliyor.."

Temmuz 12, 2009

kıssadan hisse (1)



Bu 3 günlük tatilimiz boyunca tüm istediğimiz çocukluğumuzdaki kames toplardan biraz daha ağır ve ciddi, futbol topundansa biraz daha hafif ve kol morartmayan bir cins top idi.Şimdi anlatacağım şey gerçek bir zafer ve adalet öyküsüdür.
4 kişi idik.Topsuz geçen bir deniz macerası elbette hiçbirimizi mutlu etmiyordu.İstediğmiz kriterlerde bir top da bulamıyorduk.Yorgun ve bitkin şekilde kendimizi kumlara attığımız sırada bir grup sıkmabaş ve bir kaç çocuk o güzel manzarayı bozuvermişti birden.örtüler serildi,nevaleler çıkarıldı ancak bahsi geçen çocuk grubunun tek eksiği vardı:bir top !
Kumsalda öğleden kalma ancak sahibi olan bir top duruyodu gözümüzün önünde.Öğlen filede voleybol oynayan gruba bakıp ne de iç geçirmiştik.Derken organize bir şekilde grup ayaklandı.Önce bir laf kalabalığı, karmaşa ortamı yaratıldı.Birkaç sıkmabaş topun etrafını kuşattı.uzun eteklerin arasında zavallı top birden görüş açımızdan çıktı.Top sanki bizimmiş gibi bir heyecan kapladı bizi birbirimizin suratına baktık bir süre.sonra o kalabalığın arasına gelen çocuklardan biri sızdı topu birkaç kez dizinde sektirdi.etrafa, bu top benim imajını vermeye çalışıyordu yani.Birden diğer çocuk topu aldı ve ikisi birlikte sahilden ana caddeye çıkan yolda hızla koşmaya başladılar.Sıkmabaşlar görevini yerine getirmenin huzuru ile tekrar oturup işlerine devam ettiler.Organize hırsızlık tüm ayrıntılarıyla gözlerimizin önünde gerçekleşivermişti.Küçük kuzenim çocukların peşinden gitti.Kardeşimse öğlen imrenerek izlediğimiz topun asıl sahiplerinin yanına gitti.Kuzenimden aldığımız bir istihbarata göre çocuklar topu 43 plakalı bir aracın içine koymuşlardı.Topun asıl sahipleri verilen bilgiler çerçevesinde hareket edip kendini korumaktan aciz olan topu düşman elinden kurtarmışlardı.Bu sonuca ulaşınca hepimizin içine bir su serpilmişti ve hala bir topumuz olmamasına rağmen artık mutluyduk.Yüzdük,topsuz da mutlu olabildik yani.
Nihayet akşam oluyordu,yorulmuş ve acıkmıştık.Eşyalarımızı topladık ve bizi bekleyen tavuk ve balıklara doğru yol almaya koyulduk.Tam bu sırada topun asıl sahipleriyle karşılaştık.Belli ki yarın işlerine erken gidebilmek için yorgun ama mutlu bir şekilde evlerine gidiyorlardı.Karşılıklı bir dostane gülüş fırlattık,ama konuşmadık.Yemek öncesi duşa ilk girebilmek için tam koşmaya hazırlanırken arkadan "bakar mısın?" diye bir ses yükseldi.Topun asıl sahipleri kardeşimi çağırdı, tekrar teşekkür edip topu almasını istediler.Kardeşimin birkaç defa "teşekkürler,gerek yok"sözlerine aldırmayan grup topu bana fırlattı.Ve "lütfen,sizde kalsın." dedi. Teşekkür edip oradan uzaklaştık.Topla oynayarak evin yolunu tuttuk.Artık bir topumuz vardı ve onu çalmamıştık.Lakin tatilin son saatleriydi ve onunla oynayacak zamanımız bile yoktu.4 kuzen anlaşıp topun yazlıkta kalmasına karar verdik..
Şimdi o efsane top yazlığımızın ıssız bir köşesinde emin ellerde olmanın huzuru içinde uyuyor ve bir sonraki buluşmamızı bekliyor sabırsızlıkla.Buna eminim.
Bu bir zafer ve adalet öyküsüdür.
Artık topumuz var çünkü topumuz doğrucu birer davut idik...

Temmuz 06, 2009


Mutsuzlukdan söz etmek istiyorum,
Dikey ve yatay mutsuzluktan.
Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun.
Sevgim acıyor.
Biz giz dolu bir şey yaşadık.
Onlarda orada yaşadılar.
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak.
En başta mutsuzluk elbet,
Kasaba meyhanesi gibi.
Kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor.
Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu.
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar
Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar,
Tarihe gömülür o kadar...


Turgut UYAR

Temmuz 04, 2009


(hak edilmemiş bir inleyişmiş.)
özlüyorum.
Bozkırı,

ve deniz kokan şehirleri
ve uykuları
ve uykusuzlukları
ve yarattığım dostlukları
ve ......


Haziran 27, 2009

bir başlık olsam.

hiç merak etmiyor musun ben dün gece için ne yalan söyledim ?
eder misin hiç.düşünmek saçma.
nescafe için bir sütüm bile ne diyorum.
gideceğim.çok kararlıyım.
otuzbeşden tüm bağlarım kopmuş.gelecek güzel için gitmeliyim.
duygusal davranma,öğren,bırak,yeter.
içimdeki şeytan çıkmadan,yeni bir yafta yemeden ben,kaçıp kurtulayım.
zaten hep sanıyorum hep "mış gibi".salla !

"...ne diyordum; yıllar önce. belli belirsiz silik bir çehrenin, sahnede spot ışıkları altında bembeyaz etrafa saçıldığı; çocukluktan sıkkın bebeklerin, büyük oyunlar oynamaya kalkıştığı ya da buna cesaret edemediği, sapık birer lolipop olmaktan çok bayram şekeri olduğumuz günlerdi; şimdi bana bakir ve hoş gelen günler, hasıl-ı kelam güzel günlerdi..." diyorlarmış eskiden.VAY BE! insan nerde?iç bakalım koçum yarasın sana.
hadi o zaman hep beraber içelim güzelleşelim ve s.ktir olup gidelim.

düğün dernek ve gece


bütün suçlu bu.
ders çalırıken,film izlerken,arkadaşlarımla muhabbet ederken vs. hep bu dost görünen yüzüne aldandım ama o beni hep yanılttı.son vukuatı da az önce tarihi fırsatı kaçırmama neden olmak oldu.
alçak mısır ve pirinç patlağı!
Velhasıl-ı kelam,yorgunum.
çünkü dün bütün gün topuklu ayakkabılarla savaştım.çok ilginç bir şeymiş.giydiğim andan itibaren sanki bünyeme östrojen enjekte edilmiş gibiydi.kılığıma kıyafetime yakışmaz diye küfür bile edemedim inanabiliyor musunuz?tabiiki tüm bu saçmalıkların sebebi bir düğündü.yoksa durup dururken topuklu ayakkabı giyecek kadar delirmedim henüz.
Düğünleri hem hiç sevmem hem de çok gülerim.özellikle bitime yakın olan zaman dilimleri.hele ortamda bir de alkol varsa. içmesem bile içenlerden daha çok eğlendiğim kesin.gecenin yorgunluğundan olsa gerek,saatlerce özenle yapılmış ancak atık ruhunu teslim etmiş kocaman topuzlar ( dün annemde onlardan biriydi ve marslılara benziyordu bunu da ona söyledim ) orası burası kaymış elbiseler kravatları çıkarılmış,düğünün başında mahpus hayatı yaşayan düğün sonunda özgürlüğüne kavuşmuş gömlekler , yeni gelin edasındaki kadınlar ve başımıza efe kesilen beybabalar...gerçekten komik ve eğlenceliler.bundan sonra düğünlere daha sık gideceğim.
*
dğünden sonrası kayıp ... yani değil de gizli yada bilmiyorum işte türevleri.
tam şu anda karşımda asılı duran şiiri tekrar okudum.Ataol behramoğlu demiş ki;YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR...

Şiirdeki her kelime benim düşüncelerimde mevcut.yani kendimden bir parça değil tam parça buluyordum.ama şu an öyle olmadığını farkettim.bu yüzden ona asılı olduğu yerden inmesini ve ikinci bir emre kadar ortaya çıkmamasını söyleyeceğim.çünkü gerçekten yaşadıklarımdan öğrendiğim birşeyler olup olmadığına dair ciddi şüpheler var kafamda.ya da öğreniyorum da uygulayamıyorum.ya da öyle bir şey işte...
(bir türk dili ve edebiyatı öğrencisi olduğum halde cümle başlarına küçük harflerle başlamışım.üşeniyorum,düzeltmeyeceğim.çünkü şu an bile tek suçlu mısır ve pirinç patlağı. Affola..)

Mayıs 18, 2009

hala varım.

Gecelerin bekçiliğini yaptığım günler yeniden başladı.Düşünüyorum düşünüyorum ama olduğum yerden bir adım ileri gidemiyorum.Bu insanlara ne de yakaşırdı tabasbus,ileri mi gittim yoksa yine?

NEYSE,niyetim sabahın kör bir vakti sitem etmek değildi.Yalnızca sinirleniyorum yeni yetme dilbazlar görünce yakın çevrelerde.Aslında alıp başımı buralardan gitme fikrimi anlatacaktım.Kafa dinleyebileceğim 1 2 gün yalnızca.Çünkü bu baskıların altında iyiden iyiye ezilmeye,küçülmeye başladım.Apartmanlara ek kat çıkılmış gibi,insanların ayaklarına takozlar yerleştirilmiş gibi gelmeye başladı.Kafamı dinlesem şu ölüm kalım savaşı haline gelmiş finallerimden önce.mesela Mardin, mesela Çanakkale ,mesela..Neyse...

Bu hali de hiç sevmedim aslında.Aman mesaj yerine gitsin kaygıları,yok efendim.Burdayım ve yekim.yalnız benim düşüncelerim.Zaten artık herkesten herşeyi bekler bir insan oldum.Hani deseler o haftalarca konuştuğun insanlar gerçekte yoklar;gözümün gördüğünden bile şüphe duyarım.Esasen birilerinin adamı olanları çıkarsak topu topu kaç kişiyiz şu dünyada?

***

"kurz und schmerzlos"da bir şey dikkatimi çekti.Tüm film boyunca Cebrail ve arkadaşları karşılaştıkları her an birbirlerinin yanaklarından öperek selamlaşıyorlar.Biz miletçe bu kadar öpüşken bir toplum muyuz?...Evet!Çok eğreti durduğunu söylemek zorundayım.Bu yüzden tanıdıklarımla karşılaştığımda artık tokalaşmakla yetinicem

***

Son olarak;(ntv habere göre)çamurlar yağan spil eteklerinde piknik sefası yapan arkadaşlarıma,sabahın bu saatinde bile karnımın ağrımasına sebep olan sevgili hocama selamalarımı iletir ; ensede öldürmelik bol sinekli günler dilerim.Evet,sitemim var!Üstünü örtmek için de ancak bu kadar saçmalayabiliyorum.

Fonda sanat güneşimizin "rüyalarda buluşuruz"u çalarken , ben de ancak rüyada buluşabildiklerime kavuşmak adına yavaş yavaş burdan uzaklaşıyor,barış rüzgarları esen ütopik bir gün geçirmenizi diliyorum...



Aşk gülümüz solsa bile

Gözümüz yaş dolsa bile

Zaman geçmiş olsa bile

Rüyalarda buluşuruz

Bu şarkıyla kavuşuruz...