Temmuz 12, 2009

kıssadan hisse (1)



Bu 3 günlük tatilimiz boyunca tüm istediğimiz çocukluğumuzdaki kames toplardan biraz daha ağır ve ciddi, futbol topundansa biraz daha hafif ve kol morartmayan bir cins top idi.Şimdi anlatacağım şey gerçek bir zafer ve adalet öyküsüdür.
4 kişi idik.Topsuz geçen bir deniz macerası elbette hiçbirimizi mutlu etmiyordu.İstediğmiz kriterlerde bir top da bulamıyorduk.Yorgun ve bitkin şekilde kendimizi kumlara attığımız sırada bir grup sıkmabaş ve bir kaç çocuk o güzel manzarayı bozuvermişti birden.örtüler serildi,nevaleler çıkarıldı ancak bahsi geçen çocuk grubunun tek eksiği vardı:bir top !
Kumsalda öğleden kalma ancak sahibi olan bir top duruyodu gözümüzün önünde.Öğlen filede voleybol oynayan gruba bakıp ne de iç geçirmiştik.Derken organize bir şekilde grup ayaklandı.Önce bir laf kalabalığı, karmaşa ortamı yaratıldı.Birkaç sıkmabaş topun etrafını kuşattı.uzun eteklerin arasında zavallı top birden görüş açımızdan çıktı.Top sanki bizimmiş gibi bir heyecan kapladı bizi birbirimizin suratına baktık bir süre.sonra o kalabalığın arasına gelen çocuklardan biri sızdı topu birkaç kez dizinde sektirdi.etrafa, bu top benim imajını vermeye çalışıyordu yani.Birden diğer çocuk topu aldı ve ikisi birlikte sahilden ana caddeye çıkan yolda hızla koşmaya başladılar.Sıkmabaşlar görevini yerine getirmenin huzuru ile tekrar oturup işlerine devam ettiler.Organize hırsızlık tüm ayrıntılarıyla gözlerimizin önünde gerçekleşivermişti.Küçük kuzenim çocukların peşinden gitti.Kardeşimse öğlen imrenerek izlediğimiz topun asıl sahiplerinin yanına gitti.Kuzenimden aldığımız bir istihbarata göre çocuklar topu 43 plakalı bir aracın içine koymuşlardı.Topun asıl sahipleri verilen bilgiler çerçevesinde hareket edip kendini korumaktan aciz olan topu düşman elinden kurtarmışlardı.Bu sonuca ulaşınca hepimizin içine bir su serpilmişti ve hala bir topumuz olmamasına rağmen artık mutluyduk.Yüzdük,topsuz da mutlu olabildik yani.
Nihayet akşam oluyordu,yorulmuş ve acıkmıştık.Eşyalarımızı topladık ve bizi bekleyen tavuk ve balıklara doğru yol almaya koyulduk.Tam bu sırada topun asıl sahipleriyle karşılaştık.Belli ki yarın işlerine erken gidebilmek için yorgun ama mutlu bir şekilde evlerine gidiyorlardı.Karşılıklı bir dostane gülüş fırlattık,ama konuşmadık.Yemek öncesi duşa ilk girebilmek için tam koşmaya hazırlanırken arkadan "bakar mısın?" diye bir ses yükseldi.Topun asıl sahipleri kardeşimi çağırdı, tekrar teşekkür edip topu almasını istediler.Kardeşimin birkaç defa "teşekkürler,gerek yok"sözlerine aldırmayan grup topu bana fırlattı.Ve "lütfen,sizde kalsın." dedi. Teşekkür edip oradan uzaklaştık.Topla oynayarak evin yolunu tuttuk.Artık bir topumuz vardı ve onu çalmamıştık.Lakin tatilin son saatleriydi ve onunla oynayacak zamanımız bile yoktu.4 kuzen anlaşıp topun yazlıkta kalmasına karar verdik..
Şimdi o efsane top yazlığımızın ıssız bir köşesinde emin ellerde olmanın huzuru içinde uyuyor ve bir sonraki buluşmamızı bekliyor sabırsızlıkla.Buna eminim.
Bu bir zafer ve adalet öyküsüdür.
Artık topumuz var çünkü topumuz doğrucu birer davut idik...

Hiç yorum yok: