Aralık 29, 2013

Yazmak Zamanları

Epeydir sabahları uyandığımda bir bulantı, bir uyku alamayışlar. Huzur bulamayışlar. Kendi dertlerimizle uyuduğumuz her gecenin sabahında bu haldeki bir ülkede gözümü açtığımdan dolayı midem bulanıyor. Kendi dertlerime karşı dimdik durabiliyorum da, bu ülkenin dertleri için aynı sağlamlığı gösteremiyorum. Olanları izliyorum televizyondan, sosyal medyadan. İzliyorum. Van'da çocuklar üşüyor diye, Roboski'nin acısı dinmiyor diye, devlet ihmaliyle Memetler ölüyor diye, bir sürü diye işte. Oturup hüngür hüngür ağlıyorum. İyi ki ağlıyorum. Çünkü daha da mahveden "ya bir gün hissizleşirsek, ya duyarsızlaşırsak" korkusu.
Yine de insanız.
Yani diyeceğim o ki; bazen kalbimize üflediğinde bir şeyler, bu kapkaranlık zamanlarda bile bir umut ışığı aydınlatıyor her şeyi. çok uzun sürmüyor belki etkisi ama oluyor. Neticede hala "yeni yıl"a girerken -yeni yıl bahanesi- dilekler diliyoruz inancımız ne olursa olsun. Yani insan umut etmek için mutlaka bir bahane buluyor kendine. İyi ki buluyoruz.
Şimdi öyle bir vakit. Belki hemen geçecek. Ama bırakın yazayım.
Haziran akşamları gibi bir şey oluyor, gizliden gizliye hüzünlü. Düşlerimizde en özgür olduğumuz zamanlar gibi.
İnsanız.
Gündelik gündelik kızıyoruz. Ondan hemen geçiyor. Seviyoruz. Belki hemen geçmiyor. 
Ben de seviyorum. Herkes gibi, herkes kadar.
Alabildiğine özgür, alabildiğine gizli. Ayıp değil ya.
Mesela kızdığım kim varsa şu anlarda "affettim" diyorum. Belki 2 saat sonra vazgeçerim.
Ama şimdi, bırakın yazayım.
Bırakın şimdi liman şehirlerini düşüneyim. Nasılsa az sonra bir bakan çıkar, tüm keyfimi kaçırır.
Liman şehirleri, bilseniz ne kadar güzeldir şimdi.
Bazısının yeşiline,mavisine beyaz eklenmiştir. Babadan kalacak "Karadeniz'e koşmak için" en güzel sebep olan kayıklar sallanıp duruyordur kendi halinde.
Şu dakikalar öyle cesur mesela. "Ulan!" diyorum. "Ulan, böyle çocukluk olur mu? Olduysa da bak büyüdük şimdi. Son verelim dünya üzerindeki tüm uzak kalmalara, tüm ayrılıklara". Sonra sevgili okuyan, bütün ayrılıklara son verildiğini bi' düşünsene. Sonuçta dünya dediğin bir eski aşklar mezarlığı.
Sonra diyorum "Ulan! -ben çok ulan derim- Düşlerimize bile sınır koyulmuş." Ama diyordu ki Kundera "Aşk ya çılgınlıktır, ya yoktur." 
Sevdiğin her ne varsa şu sevilesi şeylerin gitgide azaldığı yeryüzünde,koru onları kızım. Yollarsa, plakalarsa, en güzel gülüşlerse. Mutlaka koru. Birileri Turgut Uyar okuyorsa, sevdiğin türküleri dinliyorsa kıskan. kork hatta ayağa düşecek diye. Kızım, aldırma sev sen. Değerse.
Göreceksin senin için hazırladığım dünyayı elbet. Hayat bu ya, olur ya.
Şimdi işte güzeliz.
Dalgalar gibiyiz.



  

Eylül 07, 2013

DEM


   Ne kadar garip.
   Varlığınla yarattığın mutluluk, dünya üzerindeki tüm insanların mutlu oluşları içinde bir küçük nokta halbuki.Ve aslında o şiirleri, şarkıları kaç yüz kez dinledim ben. Fakat nasıl oluyor “ilk” hissi? Nasıl oluyor bu kendi kendime yarattığım güvenmek? Ama güvenmek ile inanmak kardeş, nasıl da peşinden getiriyor düşmanını? Bir iki kelam ediyorsun. Diyorum ki “ben varım içinde”. Sonra inanmakla düşmanı kıyasıya bir kavgaya girişiyor. Ortalık kan revan. Ne o ölüyor ne öteki, bakıyorum; en hasarlı ben çıkıyorum bu kavgadan.
   Sapsarı denizlerin içinden geçtim. Onlarca farklı duyguyla. Bir. Hiç biri değil de bir tanesi. Nasıl da alıp çok yükseklerden aşağı atıyor tüm hisleri. Eşkali daha oluşmamış o kadar söz, o kadar his ve hayal ölüyor daha ömrünün baharındayken. Sizin yüzünüzden efendim! Sizin bu susuşlarınızdan, bu aynılığı inkar edişlerinizden ölüyor onlar. Ve inanın yeryüzünün en zavallı, en mağlup, en çirkin insanı oluyorum o anlarda. Hani öyle ya; durup karşıdan bakabilsem, hiç düşünmeden sarılacağım kendime, işte o kadar zavallı. Her akşam başka bir şair, sırtımı sıvazlıyor.
   Bir de görünenin ardındaki çeşitlilikleri öğretişlerin.
   Aynı eylem, farklı kipte nasıl değiştiriyor keyfi?  “Sen neredeydin”ler “sen neredesin”e döndüğü an dünya yansın diyorum. Umurumda değil zaman, zamana orantılı olduğu sanılan her martaval.  Zaman mı? Zaman tanıdığım en büyük hırsız. Yok ediyor ona bırakılan her şeyi. Zamana bırakamam seni.
Sonra döndü “ben”, bana şarkıları bir başka söyleten adam’a dedi ki:
     Sakin değil.
     Sessiz değil.
     Nikbin değil.
     Tesadüf değil.
Derler ki; iyi şeyler hep bir anda oluverir.”


0709'13//03.51

Şubat 23, 2013

NASIL HALA DELİRMEDİM ?

** Altın kural; hayatta en iyi kullandığımız şeyin "insan" değil "savunma mekanizmaları" olması. Ölçüyü kaçırmamak koşuluyla tabii ki.Kazanç saydığım çoğu şeyi onlara borçluyum. Mutlak iyi/kötü olmadığına inancımın sonsuz olması bir yana kesinlikle mutlak sıkıcı da yok dünyada.doldurulmuş ve dondurulmuş kavramaların içini boşaltmakla işe başlamak gerek çünkü onlar öyle kaldığı sürece kendi hayatımızdan bahsetmek mümkün olmuyor. 
**Yine de dünyaya bir daha gelsem kesinlikle insan psikolojisi ve siyasetten uzak dururdum,bu ikisini anlamaya çalışmamış insan hayatları çok daha günlük güneşlik.
**Hiç bitmek tükenmeyen gitme isteğinin varlığı önemli. Bu aslında Ahmet Kaya'nın;
ok uzakta öyle bir yer var.
O yerlerde mutluluk var 
Bölüşülmeye hazır bir hayat var" ından başka hangi düşüncenin ürünü olabilir ama ? Bunu kaybedersem değil delirmek,ölebilmek bile mümkün bence.
** Her zaman inanmak başarının yarısı olmayabilir,bazen de inanmamak başarının ta kendisidir. 
** Geçmiş değerlidir,yol göstericidir.Ama bazen. Zeynep'in de dediği gibi "aza kanaat etmezsen çoğu bulamazsın" sözünün günümüzdeki doğru şekli "aza kanaat etme, çoğu bulamazsın" olmalı.
**Ne yazık ki "sonsuz aşk"ın tecellisi çoğu zaman bir insan üzerinde olmuyor. En az bir şeyi çok sevin. Ben bunun için tarihimin bilinmeyen dönemlerinde Beşiktaş'ı seçmişim,o günü bir bulsam alnından öpeceğim.
** Günümüzdeki en yaygın ve en tehlikeli şeylerden biri halk arasında "salağa yatmak/ölü taklidi yapmak" olarak da ifade edilen susarak yalan söyleme sanatı.( sanırım biraz saflıktan dolayı henüz bunu uygulayan insan türünden ben de koşarak kaçmayı başaramadım.) ah o sabır ve "bir açıklaması vardır mutlaka" düşünceleri ah..
**(Şimdilik) Son olarak MÜZİK! Ki bu yolda en etkili şarkı kesinlikle ve kesinlikle Alanis Morissette/ Hand in my Pocket'tir.








Şubat 06, 2013

Canım Kardeşim


*Bunun kadar ağlatan şey çok az.
Canım Kardeşim film müziği Cahit Oben 1973