Mayıs 17, 2008

şafak ve istanbul monolog..

ta ra ra bum ve son 28..
artık kurduğum tüm devrik cümlelerin,eskiyi anımsayamamın,nerde olduğumu bilemediğim zamanların,ve işlem hatalarımın sorumluluğunu üstleniyorum.çünkü inanıyorum,inanılıyorum.dayanamayan,sabredemeyen herkese yol verdim ya da verdirildim.yüklemim nesne alsa da almasa da sonuçum iyi yanıtım doğru...

pencereden çıktım el sallıyorum görmüyor musun istanbul?
dinleseydin beni ben sadece gelmeyeceğimi söyleyecektim.sevdiklerime iyi bak olur mu?kadıköyden özür dile söz vermiştim ama senden korktuğumu ve izmirimin sıcak kollarını bırakamayacağımı söyle.kim bilir seni özlediğim bigün belki çok başka yerde olacağım ,belki sende;eskiyi özlerken...
ve biliyor musun benim burda bir sahnem ve bağlı olduğum SEKİZ yüreğim var..2 ay da olsa içini tıka basa doldurduğumuz bir kelimem var TİYATRO SEKİZ'im..
ben bu savaşı zaten yarıda bırakamam,birilerine kabus olmadan zaten gidemem...
yaşayacağım çok karakter duyacağım çok alkış var.işte erken bu yüzden,biraz bekle -beni beklemediler ama sen bekle-çünkü şimdi büyüklüğün karşısında ezilirim biliyorum.ama o zaman eşit olacağız seninle kast'tan çok iki arkadaş olacağız..
yine de bazı akşamlar sahilde çay içerken poyrazınla gönder bana kokunu,bileyim ki benim için yorulmuşsun.
şimdi 8 yıl 8 günün 8. saatinde yürüyeceğim yollar için,yiyeceğim yemekler,içeceğim tüm içkiler,kahveler,çaylar için 28 günlük devr-i istibdâd...

Hiç yorum yok: