Ağustos 02, 2011

İSTANBUL NOTLARI


Sadece bir İstanbul masalı yoktur aynı zamanda bir İstanbul defteri vardır masalsı.En başında da büyük heyecanlarla hazırlanan bir görüşülecekler listesi vardır benim için.Başında kocaman bir
Melike Kerpel ♥♥
mt!

şöyle devam da eder:

Seyithan S. (ağustos ilk hafta gelecek)
Ahmet İ.
Batuhan G. (h.içi stajı var)
Hidayet A. (27 temmuz gibi gibi)
Serhan E. ( akşam provaları var.hangi gün?)
Rabia G. (emirgan..)
Binnaz Ö. (bursa da )
e.y
... devamı da vardır bu şakacı listenin.
Sonra ne olur bu listeye?Yalan olur.Şaka olur.Gülünür ve geçilir.Sadece görebildiklerinle yetinir ve onlarla doldurursun içini hatırların.Bu listeler de hep şaşırtır insanı.Misal; yıllar içinde "gel İstanbul'a misafirim ol" diyen sesler sudan sebeplerle ,değil evsahipliği ,15 20 dakikalık mesafeyi bile katedemezken hiç beklemedik kişiler telefonun ucundan da olsa yolunu kaybetmişken yardımına koşar insanın.Halbuki İstanbul'a gelmeden önce o listedekilerin hepsi candır öyle değil mi?

İstanbul güzeldir ve bir öcü değildir artık 2. 3.günden sonra.Bütün İstanbul sanki senin çantanın peşine düşmüş psikolojisinden yavaş yavaş sıyrılmaya başlarsın.
Melike ile İstanbul'da ne zaman bir İzmir-İstanbul kıyaslamasına başlasak hep aynı tespitlerde bulunduk.Burada eğer bir taksici size yol veriyorsa,dolmuştan inerken kolay gelsin iyi dileklerine sağol diye en azından karşılık veren bir dolmuş şoförü varsa yahut otobüse bindiğinizde eğer akbiliniz yoksa ve otobüsten nadir bulunan bir babayiğit akbilini kullanmanız karşılığında uzattığınız parayı bir kez bile olsa "yo lütfen rica ederim"diye geri çevirdiyse bildik ki o İzmirliydi..
İzmir öldü de badem gözlü mü oldu?
İzmir öldü mü?
..
Sonra gözlemler başlar
G1: Burada martılara ekmek yerine insan atıyorlar (bir pazar günü/@ Büyük Ada-Kabataş vapuru)
G2:72 milletin 70i nerede?burada sadece Türkler ve Araplar var.
G5: Pazar günleri saat 23:00den sonra Üsküdar iskele çevresinde gördüğün yalnızca insan silüetidir..
diye uzar gider.
Yol tarifleriyle,hangi toplu taşıma aracının nereye gittiğiyle,küçük haritacıklarla dolu defterim.
Alış-veriş fişlerim.
İstanbul'un en güzel olduğuna kah kendimi kah başkalarını ikna edişlerim.
İstanbul'a laf etmeyin kanıma dokunuyor deyişlerim..
***
Ey gönül! Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür?
Anlatılarak dile düşen mi?
Anlatılmayıp da yürek deşen mi?
ŞEMS-İ TEBRİZİ

O saatte evin penceresinden dışarıya baktığımda neler gördüm?Murat ile ilk karşı karşıya gelişimizde neler düşündüm? Ya yıllar sonra Beşiktaş iskelesine adım attığım an? Ya da Melike ile Moda'da yürürken gözümüze çarpan o kiralık ev?
neler
neler
Unatmamalıyım.
İlk zamanlar hep iyiydi.Tek gündem maddesi özlemdi ne de olsa.Sonra algılar değişti.
Aşkın kendisiyken sen İstanbul,aşktan uzak durmak.
Yormaz mı hiç insanı?
**
Tam da "gün oldu sevindik gün oldu üzüldük"ü hakkıyla söyleyemeyeceğim endişesine kapılmışken peyda olan bir şerefsiz iyi ki de bizim canımızı sıkmadı mı?

İŞTE ŞİMDİ İSTANBUL ACISIYLA TATLISIYLADIR.

Sahtekarlıklarınız,yalanlarınız,hiç düşünmeden savurduğunuz yaftalarınız İstanbul'un suçu mu oldu şimdi?
Belki biz gözlerimizi kapatıp da dinleyemedik İstanbul'u ama bir garip idik biz de..
acı vardı
tatlı vardı
bir de kahpe vardı ya;vardı işte.
**
Ne zaman ki ağustos geldi çattı,işte o zaman bu gelişin bir dönüşü olduğu gerçeğini hatırladım ben.Oysa bir KAL yetecekti herşeye.
Bir KAL sadece.
Çok da süslü olmayan ama iyi niyet taşıyan cümleler beklerken sizden, iğnesi olmadan çuvaldız taaruzuna geçmiş sahtekarlar ;evet yaktınız canımızı!
Hatta sen o 1.tekil kişi.Oysa ki ben sevmeyi seçmiştim seni.

İstanbul'a dedim ki bugün kus onları içinden.seni işte onlar kirletiyor.KUS!
**
Yarın İstanbul'da son gün.Ama kimse bilmeyecek ne yaptığımı.İşte bugün sanki sonmuş gibi yazdım ve bitti binde biri.
Fakat İstanbul,beni ağlarken göremeyeceksin.
Hoşça kal sevgim.
Hoşça kal İstanbul'um.
Şimdi alkışlar güzel İstanbul'a.

Geri geleceğiz;
Ah min el-aşk ve min el-garaib



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Yalnızca dürüst olduğuna inan. Eylemlerin düşüncelerinle bağdaşsın. İstanbul fenomendir, ötesindeyse tarihte kalan hikayeler sandığı. Elmayla armudu ayırıp ortadan ikiye, birbirine dikmeye çalışma -ki yapamazsın da. Sevdiğini söylediğini sadece sev. Sevmeye... çalışma.

Bu her şeye çare olur.

Aksi, üzer seni -üzdüğü gibi...